'Bismillah' her hayrın başıdır. Biz dahi başta ona başlarız. Bil ey nefsim! Şu mübarek kelime, İslam nişanı olduğu gibi, bütün mevcudâtın lisân-ı hâl ile vird-i zebânıdır...
Böyle giriş yapıyor Üstad Hazretleri risalelerine...
Evet Bismillah her hayrın başıdır. Yani bir işe besmele ile başlanırsa muhakkak ki bir hayır kapısı açılır oradan. Bismillah ne güzel başlangıçtır.
Çok değil birkaç ay öncesinde arkadaşlarımla sohbet ediyordum. Bir ara istavroz çıkarmaya geldi konu. Dediler ki 'Keşke bizim de öyle bir işaretimiz olsa.' O an düşündüm. Gerçekten de dikkat çekiyordu. Neden sonra akıl edebildim. Bismillah bizim nişanımızdı Üstadın dediği gibi. O an aklıma gelmemişti, üzüldüm. Evet 'Bismillah' bizim nişanımızdır. Mümin besmele ile kendini belli eder demek bu. Nişan işaret demekse müslümanlığın işareti Bismillah idi.
Üstad Hazretleri'nin söylediği gibi bu nişan çok büyük bir kuvvettir. Besmele çeken kimsenin hiçbir şeyden pervası, korkusu kalmaz. Evet biz müminlerin sahip olduğu çok güçlü bir iksirdir bu. Ve büyük bir bereket. Onun için asırlardır bize yemeğe başlamadan besmele çekmemiz öğütlenir. Besmele berekettir aynı zamanda.
Bedevi Arap çöllerinde gezen o mağrur kimse ben ve benim gibiler. Mağrur, yani gururlu. Öyle gururlu ki kendisinin her işe gücü yeter sanıyor. Her işin üstesinden gelirim diyor lisan-ı hal ile. Yani tavırları onu gösteriyor. 'Ben herşeyi başarırım. Kimseye ihtiyacım yok.' İşte yola böyle çıktığımız için işler bu derece bereketsiz, bu derece keyifsiz gidiyor. Sonuçta muzaffer olamıyoruz. Halbuki o mütevazî kimseler gibi olsak 'Bismillah' çekerek başlasak o işe, yani 'Allah namına' başlasak O'na sığınsak, Sen şüphe yok ki benden üstünsün, benim gücüm yetmez ama senin gücün hadsiz. Sen dilediğini yaparsın. Mübarek olan sensin yani bereket getiren senin şanındır. Sen yoksan o işten hayr gelmez desek o işte daha verimli neticeler elde ettiğimi görürüz.
*
Mağrur gururlu kimsedir demiştik. Peki en mağrur nefis kime aittir? Hiç şüphe yok ki İblis'in eline bu konuda kimse su dökemez. Kendisi bir zamanlar melekler içindeydi. Meleklerden üstün konumdaydı. Bu üstünlük ilimleydi. Evet onun çok büyük bir ilmi vardı. Meleklerin bilmediğini biliyordu. Ancak onun ilmi Allah'ın (c.c.) ilmine nispeten denizde kum misaliydi.
Hz. Adem yaratılıp ''Ben onu tesviye ettiğim ve kendi ruhumdan üflediğim zaman derhal ona secde ile tazîm edin'' emri geldiğinde Haris ya da İblis denilen melun secdeye gitmedi. Melekler Allah'ın Halifesi karşısında yere kapanmış ve onun kendilerinden üstün olduğunu kabul etmişlerdi. Bu üstünlük ona Allah tarafından verilmişti. O'nun ilmi herşeyi kuşatır. Ancak Haris yani şeytan bunu göremeyecek kadar kördü. O gururundan dolayı emre karşı geldi. 'Ben ondan hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu ise topraktan yarattın' dedi. Anlaşılan İblis kimin huzurunda olduğunun farkına varamayacak derecede kör olmuştu. Nan ekmek demektir. Ekmeği nimet olarak düşünürsek 'nankör'ün nimeti vereni görmeyen olacağı çıkarımını yapmak mümkündür. Şeytan hiç şüphe yok ki nankörlüğün zirvesindeydi, daniskasıydı. İçinde taşıdığı o 'gurur' onun sonu olmuştu. O ebediyyen cehennemde azap çekecek.
Peki madem gurur bu derece tehlikelidir bizler neden gururlanıp Allah'ın adını anmaktan geri duyuyoruz? Bilmez misin ki O'nun kudreti göğü ve yeri içine alır. O ne derse o olur. Ve sen insanoğlu, Allah'ın halifesi konumundasın. Hz. Adem o büyük törende meleklere böyle tanıtıldı. 'Allah'ın Halifesi'. Madem insan böyle ulvî bir konuma yüceltilmiş her işini Allah rızası için yapması onun boynunun borcudur.
*
Hikayede anlatılan seyyah 'Ben falan reisin ismiyle gezerim' dediği için her gittiği yerde rahat etti. Şakiler, yol kesenler ona ilişemedi. Acizliğimiz ve fakrımız yani güçsüzlüğümüz bizi daha güçlü olana yöneltmeli. 'Bismillah' demeliyiz ki şakilerin şerrinden yani kovulmuş Şeytanın şerrinden Allah'a sığınalım.
Bu mübarek kelime 'Allah namına' demektir. Sen onu gönülden dile getirdiğin zaman hangi cisim hangi kişi senin karşında durabilir? Bismillah teslimiyettir. 'Ben güçsüzüm, kabul ediyorum. Bu zayıflığımdan sana sığınırım. Sen sonsuz kudret sahibisin. Bana nusret gönder' demektir.
Her cisim kendi imkanlarıyla Bismillah der. Ağaçlar Bismillah der. Hayvanlar çıkardığı seslerle O'nu anarlar. Sineğin kanat çırpması onun zikridir. Rüzgarın uğultusu belki de onun zikridir. Ağaçların küçücük tohumken manen Bismillah deyip semaya yükselmesini biraz düşündüğünüz zaman hissedersiniz Bismillah'ın ne derece kuvvetli bir iksir olduğunu.
***
Hz. Peygamber oturuyordu. Bir adam da yemek yiyordu. Adam son lokma kalıncaya kadar Besmele söylememişti. Son lokmayı ağzına götürürken bunu hatırladı ve derhal ''Bismillahi evvelehû ve ahirehû'' dedi. Peygamber Efendimiz'in nurlu yüzünde tebessüm belirdi. Şöyle dedi: 'Şeytan bununla beraber yiyip içiyordu. Fakat Allah'ın adını anınca şeytan yediklerini kustu.' Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Bismillah yemeğin başında unutulunca ''Bismillahi evvelehû ve ahirehû'' demeyi tavsiye eder. Yani annemin bana öğrettiği dilimizdeki karşılığı 'Evveli ve sonrası için Bismillahirrahmanirrahim'dir. O tavsiye ederse bize yapmak düşer.
*
Allah, verdiği nimetler karşısında üç şey ister buyuruyor Üstad Hazretleri. Bunlar zikir, fikir ve şükürdür. Bismillah zikirdir. Ahirde yani sonda Elhamdülillah şükürdür. Ortada Allah'ı anmak onu düşünmek de fikirdir. Üstad ne güzel anlatmış meseleyi. Evet bunlardan biri olmayınca eksik oluyor demek ki. Rabbim bizi eksikliklerden korusun. Besmeleyi hayatımıza tam anlamıyla geçirebilmeyi bize nasip eylesin.
Ey nefis! Böyle ebleh olmamak istersen; Allah namına ver. Allah namına al, Allah namına başla, Allah namına işle...
Vesselam...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder